
Üstad Bediüzzaman’ın Son Vasiyetnamesi
Üstad Bediüzzaman’ın Son Vasiyetnamesi
Üstad Bediüzzaman Hazretleri vefatına yakın bir zamanda Ispartalı saff-ı evvel büyük talebelerinden Hüsrev Efendi, Tâhirî Mutlu, Süleyman Rüşdü, Büyük Ruhlu Küçük Ali, Terzi Mehmed, Kâtib Osman, Mustafa Gül ve Nuri Benli adındaki Nur Hizmeti’nde kıdemli ve yaşça büyük talebelerini bir araya getirerek onların huzurunda aşağıdaki son vasiyetini kaleme aldırmıştır. Vasiyetine kendi imza ve mühürünü bastığı gibi bu seçkin talebelerine de imzalatmıştır. Hüsrev Efendi’ye teslim edilen bu son vasiyetnâmesinde üç şeyi vasiyet etmiştir.
Birincisi: Risale-i Nur’un matbaalarda basılmasıyla elde edilen gelirleri, Nur Hizmeti’nde kullanılmak şartıyla vasiyette ismi geçen şahıslara temlik ediyor, bu gelirin Hüsrev, Tâhirî, Rüşdü, Küçük Ali gibi saff-ı evvel talebelerin gözetim ve idaresi altında yönetilmesini istiyor.
İkincisi: Hayatını Nur Hizmeti’ne vakfeden Nur Talebeleri’nden muhtaç olanlara Hazret-i Üstad’ın bir süredir vermekte olduğu tayinat bedelinin (maaşın) kendisinden sonra da devamının büyük ağabeyleri eliyle devamını istiyor.
Üçüncüsü: Kabrinin Isparta’nın Barla veya Sav Kasabası’nda olmasını vasiyet ediyordu.
Bu vasiyetin Hayrât Vakfı Arşivi’nde bulunan orijinali şöyledir:
“بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ
Said’in Vasiyetnâmesi
Ben seksen küsur yaşında, gayet ihtiyar, gayet hasta bulunduğumdan ve ecel de gizli olmasından ve Nur Hizmeti’ndeki vazifemi görecek pek çok hakiki kardeşlerim bulunduğundan mânevî bir ihtar ile bu vasiyetnâmemi yazıyorum.
Evvelen: Madem son hayatımı Risale-i Nur’a vakfetmiştim. Nur’un has talebelerinden bir kısmı aynen benim gibi kendilerini hizmet-i imaniye ve Nûriye için vakfetmişler. Ve bazılarının peder ve vâlideleri de onları Nurlar’a vakfetmiş. Benim evladım olmadığından ben de onları hakiki evladım hükmünde benden sonra Risale-i Nur’a ait malım, servetimi o mânevî evlatlarıma Nur’un hizmetine sarfetmeleri için onlara hibe ve vakf ve temlik etmişim. Vefat ettikten sonra onlar sahip olacaklar.
Ben nasıl Nur’un hizmetinde iktisad ile bazı tayinlere (maaşlara) sarfettiğim gibi, onlar da o vazifeyi yapmaya kat’i kanaatim gelmiş. Onları vârislerim (mirasçılarım) diye ilân ediyorum.
Bu mânevî evlatlarımla beraber; yirmi sene benim talebem ve nesebî kardeşim Abdülmecid ve otuz beş sene Risale-i Nur Hizmeti’ne kendini feda eden Hüsrev ve yirmi küsur sene Tâhirî ve Mustafa Gül ve Nazif Çelebi ve Küçük Ali ve Sıddık Süleyman ve Süleyman Rüşdü ve (Terzi) Mehmed ve Muhlis ve (Kâtib) Osman gibi zatlar, bu mânevî evlatlarıma büyük kardeşleri (ağabeyleri) nev’inde onlara yardım etmek ve nâzır ve müdebbir olmasını rahmet-i ilâhîden onların muvaffakiyetini niyâz ediyorum.
Şimdilik hizmet-i imaniye ve nûriyeye vakfeden ve hizmetimde bulunan Sungur, Zübeyr, Ceylan, Bayram, Hüsnü, Yılmaz gibi aynı onların (ağabeylerinin) mahiyetinde hakiki evladım olarak onları kabul etmişim. Benden sonra bana ait ne varsa kendim hayatta iken verdiğim tayin gibi tayinlerini alacaklar. Ve Risale-i Nur’un tab’ı vasıtasıyla hâsıl olacak sermayeyi kendini Nur’a vakfedeceklerin hakiki muhtaç kısmına büyük ağabeyleri vasıtasıyla onlara tayinatlarını verebilirler.
Barla’da vefat edersem Barla’nın yukarı mezaristanına, Isparta’da vefat edersem Sava mezaristanına götürünüz. Said Nursî (İmza ve mühür)
İmzalar: Tâhirî, Hüsrev, Rüşdü, Kâtib Osman, Terzi Mehmed, Mustafa Gül, Nuri Benli” [1]

Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin kendisi ve büyük talebeleri tarafından imzalanan son vasiyetinin orijinali